İstanbul’da ucuz bir araç kiralayarak en güzel yerlerini gezme ve dolaşma fırsatını bulmak önemlidir. Çünkü İstanbul büyük bir kent ve tarihi güzelliklerle dolu bir şehirdir. Ama bireysel olarak ama grup olarak İstanbul her mevsim yerli ya da yabancı turist ağırlayan bir şehirdir.
İstanbul tarihi itibariyle dünyanın gözde şehirleri arasında bulunmaktadır. Özellikler turistler İstanbul’a geldiklerinde ziyaret programlarına göre ucuz araç kiralayarak diğer ulaşım modlarından daha iyi imkânlarla İstanbul’u gezebilmektedir.
İstanbul’a 1950’lerde bir göç dalgası başlamıştır. Başlayan göç dalgası İstanbul’un bir parça kültüründe etkili olmuştur. Bu göç hareketleri ve 1980’den sonra küreselleşme odaklı hareket etmeye başlayan kentleşme politikaları 2000’li yıllarda artık başka türlü algılamamızın zorunlu olduğu bir İstanbul meydana getirmiştir.
İstanbul’un merkezin çevresine kurulmuş gecekondu semtlerinde vücut bulan, bir sürü parçasının çok da tanımlanabilir bir bütün oluşturmadığı bu yeni kent, kentli insan tarafından ancak parçaları yeterince içselleştirilebildiği zaman anlaşılabilmiştir. Bu durum kentin bir çok noktasında farklı dokular meydana getirmiştir. Tüm dokuları yerinde görmek için ucuz araç kiralayarak İstanbul’u gezmek ve dolaşmak mümkündür.
1950’ler sonraki durum İstanbul için yeni İstanbul kavramını ortaya çıkarmıştır. Böylece farklı kesimlerin farklı duyarlılıklar içinde başka başka gerçekleri kabul edip, bazı başkalarını da görmezlikten geldiği noktada sahipsizleşmeye neden olmuştur. Elbette belli bir süre sonra bu durum kabul edilebilir hale gelmiştir. O yıllarda İstanbul’un taşı toprağı altın deniliyordu.
Göç alan kesimler eski İstanbullular, yeni göçmenler ve kent yönetimi olarak sınıflandırılmıştır. Eski İstanbullular, Anadolu’dan gelmiş topluluk yüzünden kenti sahiplenmeyi reddederken, göçmen olan topluluk dışlandığı için kenti sahiplenmez hale döndüğü zamanlarda olmuştur. Artık buna pek rastlamak mümkün değildir.
Yeni İstanbul için söylenen şu sözler bu gerçekliğin çok naif bir örneğidir; Bugün adı aynı kalsa da tarihsel İstanbul’u reddetmiş, artık İstanbul olmayan bir kentten ya da kent olmayan bir tanımsız yerleşmeden o tarihte söz edilmiştir. Bugün kentle ilgili güvenilir sayısal verilere sahip olmak için iyi araştırmalar yapmak gerekiyor. Yeni yerleşme alanları, tarihsel kentin kapladığı alanın yüz katından fazladır. Bildiğimiz tarihi İstanbul’u kuşatan megalopolis, bilinmeyen bir varlıktır, yapısı bir sırdır ve kesinlikle araştırılıp ortaya konulması gerekir. Çağdaş yığılmanın içinde oluşturulan sorunlar yalnızca sayıların değil, aynı zamanda davranışların bir sonucudur ve bu davranışların planlarla denetlenmesi gerekir.
